Black Flaming

24 Şubat 2018 Cumartesi

Babaya Mektup

Kitap Adı: Babaya Mektup
Yazarı: Franz Kafka
Sayfa Sayısı: 72
Yayıncı: İş Bankası Kültür Yayınları
Arka Kapak Metni:

Kafka'nın babası Hermann Kafka'ya Kasım 1919'da yazdığı bu mektup, alıcısına hiçbir zaman ulaşmadı. Yazarın yapıtlarına ve esin dolu dünyasına adım atmak için mükemmel bir giriş metni olan mektup, aynı zamanda 20. yüzyıl edebiyat tarihinin büyük itiraflarından biri sayılabilir.

Kafka, suçlayıcı bir tonla hafif bir ironinin birbirine karıştığı mektubunda, babası tarafından kabul görme talebini dillendirir. Aslında babasıyla arasındaki yabancılaşma ve iletişimsizliği, yapıtlarının çoğunda kendine mesele edindiği daha geniş kapsamlı varoluşsal bir açmazın parçası olarak görüyordu. Yazar evliliğe ve yetişkin bir erkek olmaya hazırlanan Georg Bendemann adlı karakterinin babası tarafından ölüme mahkûm edildiği Yargı adlı öyküsünde olduğu gibi, evlenememesinden ve yetişkin olamamasından babasını sorumlu tutuyordu.

Başarılı bir iş adamı olan Hermann Kafka'nın oğluyla ilişkisinde, işlerini devam ettirecek tek erkek evladına yönelik geleneksel beklentisi belirleyici olmuştu. Bu, yeni oluşmuş ataerkil Yahudi orta sınıfının yaşadığı tipik baba-oğul çatışmasının yaygın bir örneğiydi aslında.

Kitap Hakkındaki Yorumum:
  Merhaba arkadaşlar! Bayadır Modern klasik okumuyordum. Şu Zaman Çarkı arasında bir tane okuyayım dedim. Geçenlerdeki İdefix alışverişimde sepete eklemeyi unutmuştum ama gördüm ki kargo bedava 2. bir siparişle bu kitabı da aldım. Biraz kitap dan bahsedecek olursak;
  Kafka’nın bu kitabı yaşamı boyunca babasıyla birlikte geçirdiği anlardan parça parça örnek verip gerek babasının iyi yönlerinden gerekse onu çoğu açıdan eleştirerek hayatının nasıl olduğunu farklı bir açıdan yansıtmış. Kitap isminde geçtiği gibi bu eleştiri ve güçlü yönlerini değerlendirme yaptığı bir mektup. Ve bu mektubun okuyucuları: babasına ve başka hayatlardan kareler okuyup üzerinde düşünmemizi istediği bizler…
  Çok uzun bir değerlendirme yapamadım maalesef. Ama şunu belirtmeliyim ki Kafka’nın gerek düşünce yapısı gerekse hayatı beni her zaman etkilemiştir. Gelecek yayınlarda başka Kafka yorumlarında buluşmak dileğiyle…


19 Şubat 2018 Pazartesi

En Yakın Arkadaşımın Şeytan Çıkarma Ayini

Kitap Adı: En Yakın Arkadaşımın Şeytan Çıkarma Ayini
Yazar: Grady Hendrix
Sayfa Sayısı: 349
Yayıncı: İthaki Yayınları
Arka Kapak Metni:

80’ler müzikleri ve sineması, dostluk ve şeytan tarafından ele geçirilme üzerine kalpleri ısıtan bir korku romanı.
Yıllardan 1988… Lise ikinci sınıf öğrencisi olan Abby ve Gretchen çocukluklarından beri çok yakın arkadaşlardı. Ters giden bir yüzme macerasından sonra Gretchen oldukça… farklı davranmaya başladı. Aksi ve sinirli bir insandı artık. Bulunduğu her yerde tuhaf olaylar peşinden geliyordu.
Bu sıradışı durumu araştırmaya başlayan Abby ürkütücü sonuçlarla karşılaşacaktı. İki kızın hikâyesi dehşet verici bir noktaya geldiğinde, kaderlerini şu soru belirleyecekti: Dostlukları, Şeytan’ı alt edecek kadar güçlü mü?
The Exorcist ve Heathers gibi klasiklerin yanı sıra Stranger Things ve Welcome to Night Vale gibi popüler kültlerle de dirsek temasında bulunan En Yakın Arkadaşımın Şeytan Çıkarma Ayini, gençlik sıkıntılarını, tarifsiz korkuları, E.T.’yi ve 80’ler nostaljisini tüyler ürperten bir doğaüstü gerilime dönüştürüyor.
“80’lerin popüler kültürüne göndermelerle dolu bu karanlık ve mizahi korku öyküsü, okurların yeni favorisi olacak.”
-Booklist, starred review-
“Stranger Things’i sevdiyseniz ve 80’ler nostaljisi arıyorsanız bu kitap tam size göre. Okurlara Black Mirror’ın ‘San Junipero’ bölümünü de hatırlatacak.”
-Kirkus-
“Satir, nostalji, kara komedi ve… şeytanlara ilgi duyanlar bu kitabı kesinlikle okumalı.”
-BookPage-
“Bu kitabı yazmak büyük bir başarı. Şeytan çıkarma temalı korku öyküsü gibi ilerlese de daha fazlasını hissettiriyor ve büyümenin o hüznü, heyecanı ve eğlencesini çok iyi yansıtıyor.”
-Austin Grossman-
Kitap Hakkındaki Yorumum:

  Arkadaşlık öyle bir bağdır ki şeytan bile bu bağı bozamaz!
  Merhaba arkadaşlar! Zaman Çarkına kısa bir reklam vermişken başka kitapları keşfetmeye başladım. En Yakın Arkadaşımın Şeytan Çıkarma Ayini gerek içeriği ile gerekse dış görünüşüyle baya ilgimi çekmişti ve okuma listeme eklemiştim. Geçenlerde idefix’deki BKM Express indirimiyle bana neredeyse bedavaya gelen bir kitap oldu. Başlangıçta biraz tereddüt etmiştim bu kitap hakkında ama güzel bir kitap olduğunu görünce bu ön yargının ne kadar saçma olduğunu anladım. Gerilim ve korku türünde olan kitapları çok severim özellikle Stephen King’i. Her kitabında ayrı bir efsanevi hava var. Gelelim bizim Şeytan Çıkarma Ayini ne;
  Abby ve Gretchen yıllardır arkadaştır, hatta arkadaştan da öte. Lise ikinci sınıfta bir gece arkadaşları Margaret’ın göl kenarındaki evinde eğlenirlerken yüzmeye karar veriler. Suya ilk Gretchen girer ve o anda ortadan kaybolur. Bu durumda arkadaşları çok endişelenir ve ormanda onu aramaya başlarlar. Çok uzun bir süre sonra Gretchen çıplak bir vaziyette ortaya çıkar. Ve o günden sonra her şey değişir özellikle de Gretchen…

  Bu kitabın esas konusu hakkında baya kafa yormam gerekti çünkü bir yandan gerçekten korkutucu anlar yaşanırken diğer yandan da iki arkadaş arasındaki kırılmaz bağın gücü gerçekten çok etkileyiciydi. Abby her zorluğa rağmen pes etmemiş, Gretchen için mücadele etmiştir. Farklı bir açıdan bakacak olursak 80’lerin nostaljik havası içinizi dolduracak, gerek müziklerle gerekse ortamıyla. Stranger Things dizisi ile birlikte değerlendirirsek (Şu anda onu izliyorum 2. Sezon 6. Bölümdeyim J) dizi ile birçok açıdan bağı var arkadaşlık olsun, 80’lerin nostaljik havası olsun (Ama konu olarak aynı değil belirteyim). Son olarak şunu da belirteyim kitap konu ve kattığı mesaj açısından çok güzeldi fakat korku türünden rahatsız olanlara öneremem çünkü içeriğinde korku yok denecek kadar az değildi (Ödünüzü patlatacak kadar fazla da değildi) ama Stephen King ya da benzer türlerden hoşlananlara tavsiye ederim. Yorumumu okuduğunuz için çok teşekkür ederim bir sonraki yorumlarda görüşmek dileği ile…

11 Şubat 2018 Pazar

22/11/63

Kitap Adı: 22/11/63
Yazar: Stephen King
Sayfa Sayısı: 816
Yayıncı: Altın Kitaplar
Arka Kapak Metni:

22 Kasım 1963'te, Dallas'ta üç el silah sesi duyuldu, Başkan Kennedy öldü ve dünya tarihi değişti. Peki, bütün bunları değiştirme şansınız olsaydı? Kendi kuşağının sosyal, kültürel ve politik meselelerini sindirmiş bir yazar olan Stephen King, bu mükemmel kurgulanmış gövde gösterisinde okuyucuları geçmişe uzanan inanılmaz bir yolculuğa çıkarıyor.
Her şey Maine'deki Lisbon Falls kasabasında yaşayan ve fazladan iki kuruş kazanmak için sınavlara hazırlık derslerine giren 35 yaşındaki İngilizce öğretmeni Jake Epping'le başlıyor. Öğrencilerinden kompozisyon ödevi olarak hayatlarını değiştiren bir olayı yazmalarını isteyen Epping, nefesini kesen bir ödevle karşılaşıyor: Harry Dunning'in babasının elli yıl önce eline çekici alıp ailesini katlettiği gecenin tüyler ürpertici hikâyesi. O kompozisyonu okuduğu an, Jake için bir dönüm noktası. Tıpkı 1963'ün ABD tarihi için bir dönüm noktası olması gibi… Kısa süre sonra kasabadaki lokantanın sahibi ve Jake'in arkadaşı olan Al, ona bir sır veriyor: Deposu, aslında geçmişe, 1958'deki belirli bir güne açılan bir geçit. Ve Al, Jake'ten saplantı haline getirdiği görevi devralmasını, Kennedy suikastını engellemesini istiyor. Böylece Jake, George Amberson olarak Ike, JFK ve Elvis'in, büyük Amerikan arabalarının ve fiyonklu çorapların dünyasında, herkesin her yerde sigara içtiği bir Amerika'da yeni bir hayata başlıyor. Maine'deki Dunning ailesinin yaşadığı boğucu Derry şehrinden, Jake'in hayatının aşkıyla karşılaştığı Teksas'taki sevgi dolu Jodie kasabasına, Lee Harvey Oswald'a ve Dallas'a uzanan bu romanda; geçmiş, geçmiş olmaktan çıkıp gerilim ve heyecan dozu yüksek bir maceraya dönüşüyor.
Zamanda yolculuk hiç bu kadar inandırıcı ve bu kadar ürkütücü olmamıştı!
Kitap Hakkındaki Yorumum:
  Merhaba arkadaşlar yine uzun bir sürenin ardından bir kitap yorumuyla birlikte karşınızdayım. Uzun bir süre readinslump’daydım. Allah kimseye göstermesin çok kötü bir durum. Bu kitapta da tam olarak bunu yaşadım ama nedeni kesinlikle kitap değildi, benim sorumsuzluğumdu. Buna rağmen kitaba bayıldım. Biraz kitap dan bahsedecek olursak;
 Jake Epping, Maine eyaletindeki bir okulda İngilizce öğretmenidir. Bir gün hamburgerci arkadaşı Al tarafından bir telefon alır ve onun yanına gider. Al’ın dükkan’ın bodrum katında 1958’e açılan bir kapı olduğunu öğrenir. Jake geçmişe gidip bazı korkunç olayları değiştirmeye kalkar, ama kelebek etkisi denen paradoksu çok fazla takmaz. Jake kelebek etkisinin sonuçları karşısında acaba ne yapacaktır, ya da başka zamanlarda aşık olduğu kadına tekrar kavuşabilecek midir?
Kitap hakkında şöyle düşünecek olursam;
  Yine her zamanki gibi bir Stephen King klasiği. Başlamadan önce beklentim çok yüksekti ve bu beklentimi fazlasıyla karşıladı (Readingslump’ta olmama rağmen) Bir sonraki okuyacak olduğum Stephen King kitabı hakkında bir şey belirlemedim ama onun da güzel olacağına kesinlikle eminim.
  Yorumumu ve kitap hakkında yukarıda vermiş olduğum bilgileri okuduğunuz için teşekkür ederim bir sonraki yorumlarda görüşmek dileğiyle (Merak etmeyin, yorumlarım çok birikti uzun süre beklemenize gerek kalmayacak).



Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat

Kitap Adı: Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Yazar: Stefan Zweig
Sayfa Sayısı: 80
Yayıncı: İş Bankası Kültür Yayınları
Arka Kapak Metni:

  Zweig bu novellası'nda bir kadının yaşamını bütünüyle değiştiren yirmi dört saatlik deneyimini anlatırken, insanda içkin saplantıların ve dayanılmaz arzuların sınırlarında gezinir. Özgürce ve tutkuyla içgüdülerinin peşine takılan bir kadının bu kısa ve yoğun hikâyesi, kadın kalbinin sırlarına ermiş ustanın kaleminde olağanüstü bir anlatıya dönüşür. Yapıtı için mekân olarak muhteşem atmosferiyle Fransız Riviera'sını seçen Zweig, 1920'li yılların sonlarında Avrupa'nın "kibar" tabakasının ikiyüzlü ahlak anlayışına yönelik eleştirel tavrıyla dikkat çeker.


Kitap Hakkındaki Yorumum:


  Merhaba arkadaşlar bir yorumla daha karşınızdayım. Bu sefer tür bakımından farklı olan bir kitap hakkındaki düşüncelerimi söyleyeceğim. Stefan Zweig’in gerçekten eşsiz bir yazar olduğunu söylemeliyim. Bu okumuş olduğum üçüncü kitabıydı. Bu kitap Bilinmeyen Bir Kadının Mektubuna çok benziyordu. Sanırım Zweig'in diğer kitapları arasında da bu tarz benzerlikler varmış. Kitabın içeriğinden bahsetmeyeceğim yoksa spoiller vermiş olurum. Olay açısından çok geniş çaplı bir kitap değil zaten. Ama bir kadının yirmi dört saat içinde yabancı bir erkeğe bu denli aşkını anlatan güzel bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Genelde aşk kitaplarını sevmem ama konusu bu denli orijinal olan kitaplara kesinlikle hayır da demem. Çok detaylı bir yorum olmadı, nedeni okumamın üzerinden baya zaman geçtiği için olabilir. Yine de yorumumu ve kitap hakkında yukarıda vermiş olduğum bilgileri okuduğunuz için teşekkür ederim bir sonraki yorumda görüşmek üzere…